T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId) |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Ankara Valiliği'nin himayesinde, Ankara Kalkınma Ajansı ve Ankara Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen “15 Temmuz ve Kalkınma” Konferansı’nda, hain darbe girişimi ve ardından yaşanan ekonomik gelişmeler masaya yatırıldı.
Konferans, 15 Temmuz şehitleri ile tüm şehitlerimizin aziz ruhlarına ithafen Kocatepe Camii Müezzini İbrahim Çakılı’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından 15 Temmuz gecesine ilişkin kısa bir film gösterimi sunuldu.
Daha sonra, programa katılamayan TMMM Sayın Başkanı İsmail Kahraman’ın mesajı okundu. TBMM Başkanı Sayın Kahraman mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Devletimiz ve Milletimiz 15 Temmuz’da tarihin en büyük ihanet girişimi ile karşı karşıya kalmıştır. Devletimizin bütün organları dirayeti, hürriyet ve demokrasimize sahip çıkan milletimizin basiretli direnişi sayesinde bu hainlerin tuzakları bozulmuştur. Ülkemizi karanlık bir geleceğe sürüklemek isteyen ihanet şebekesinin mensupları bugün yargı organlarında hesap vermektedir. Alınan önlemler ve yapılan düzenlemelerle böylesi bir ihanet gecesi inşallah bir daha yaşanmayacaktır. Türkiye milleti ile bütünleşmiş tam demokratik bir ülke olarak geleceğe emin adımlarla ilerleyecek ve yarınlarda daha güzel günlere erişecektir. Bu konuda en büyük güvencemiz bağımsızlık ve hürriyet aşığı olan milletimiz olacaktır. Bu düşüncelerle yaptığınız davet için teşekkür ediyor, programınızın başarılı geçmesini diliyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum.”
Başbakan Sayın Binali Yıldırım da programa gönderdiği mesajında: “15 Temmuz ve Kalkınma paneline başarılar diliyor, nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Biz istikbalimizi korumak, ülkemizin her köşesinde huzur ve emniyeti sağlamak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan ve vatanını canından aziz bilen bir milletin fertleriyiz. Bizim inancımızda şehitlik ve gazilik en mukaddes makamlardır. Milletimiz yüzyıllar boyunca vatanı, bayrağı ve istiklali uğruna çok çetin mücadeleler vermiş mukaddes değerlerini canı pahasına muhafaza etmiştir. Dünya tarihi ecdadımızın yazdığı destanlarla doludur. Aziz milletimizin Malazgirt’te, Mohaç’ta, Çanakkale’de yazmış olduğu destanlar tarih kayıtlarına nasıl geçmişse hain FETÖ mensuplarının 15 Temmuz darbe teşebbüsü karşısındaki şanlı direnişi de tarihin sayfalarına altın harflerle yazılacaktır. Hiç şüphesiz 15 Temmuz ruhu bundan sonraki pek çok sanat faaliyetine ilham kaynağı olacaktır. Hatta 15 Temmuz’un, o şanlı gecenin, okullarımızda layık olduğu şekilde Demokrasi ve İnsan Hakları dersi kapsamında işlenmesi için gerekenler de yapılacaktır. Böylece bu şanlı direnişin hafızalarda hep canlı kalması sağlanacaktır. O gece asker kıyafeti giymiş teröristler karşısında dimdik duran cumhuriyete, demokrasiye, hukuk devletine korkusuzca sahip çıkan ve ülkemizin dört bir yanında günlerce demokrasi nöbeti tutan aziz milletimi bir kez daha hürmetle selamlıyorum. O karanlık ve uzun gecede Türkiye’yi aydınlatan ve ülkemizi büyük bir felaketin eşiğinden çekip kurtaran şehitlerimiz ve gazilerimizdi. Vatanımız için canlarını feda etmiş şehitlerimizi hürmetle, rahmetle, minnetle yad ediyorum. Gazilerimize Allah’tan sağlık, afiyet, hayırlı ve uzun bir ömür niyaz ediyorum. Bu mukaddes vatan davası ve ülkemizin istiklali için hayatımızı ve yüreğimizi ortaya koyduk. Şehit kanları ile vatan kıldığımız Türkiye’ye halel getirilmesine izin vermedik. 79 milyon vatan evladı o gece nasıl bir kardeşlik ruhu ile birlik ve beraberliğin en güzel örneklerini sergiledi ise inanıyorum ki bu ruh ve şuur hiçbir zaman kaybolmayacak. Bu aziz vatanı namert ve kalleşlere çiğnetmeyecek. Rengini şehitlerimizin kanından alan al bayrak hiçbir zaman yere inmeyecek. Hiçbir ihanet şebekesi, hiçbir terör örgütü birlik ve beraberliğimizi bozamayacak. O karanlık gecede okunan ezanlar ve selalar ruhumuzu nasıl bütünleştirdiyse sonsuza kadar bir ve beraber olacağız.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz ve Kalkınma Panelinde bulunmaktan memnuniyet duyduğumu ifade eden Kalkınma Bakanı Sayın Lütfi Elvan, panelin düzenlenmesinde emeği geçen Ankara Valiliğimize, Ankara Ticaret Odamıza ve Ankara Kalkınma Ajansına teşekkür etti.
Bir yıl önce nasıl bir ihanetle, nasıl bir işgalle, kalkışmayla karşı karşıya kaldığımızı, milletimizin FETÖ ihanet şebekesine ve arkasındaki karanlık odaklara karşı nasıl meydanlara indiğini, sadece Türk demokrasi tarihinde değil, dünya demokrasi tarihinde de eşine, benzerine rastlanmayan bir direnişle kendi irade ve istiklaline sahip çıktığını herkesin yakından bildiğini söyleyen Kalkınma Bakanı Elvan:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep tayip Erdoğan’ın çağrısıyla adeta destan yazan Türk Milleti nasıl İstiklal Harbinde işgalcilere izin vermediyse; nasıl istiklalinden vazgeçmediyse 15 Temmuzda da yeni bir destan yazarak ihanet şebekelerinin hevesini kursağında bıraktı. Bugün verdiğimiz 250 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun. Mekânları cennet olsun. Bugün gazi olan kardeşlerime hayırlı uzun ömürler diliyorum. Türk Milleti nasıl istiklal harbini unutmamışsa 15 Temmuzu hiçbir zaman unutmayacak. Geleceğini inşa ederken o birlik ruhundan, istiklal aşkından, o vatan ve millet sevgisinden yola çıkarak inşa edecektir. Değerli konuklar panelimizin üst başlığı 15 Temmuz ve Kalkınma bir ülkenin kalkınması güçlü siyasi ve ekonomik istikrarla mümkündür. Esasında ekonomik istikrar da toplum istikrar da doğrudan siyasi iktidara bağlıdır. Geriye dönüp baktığımızda 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat kesintileri yaşanmasaydı Türkiye kesintisiz demokrasi ve güçlü siyasi iktidarlarla yoluna devam etseydi. Bugün çok daha güçlü, bugün çok daha kalkınmış bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık.” dedi.
Altmış yıl geriye gidildiğinde Türkiye’nin milli gelirinin, uzak doğuda şu anda bizim milli gelirimizin üç dört katı olan ülkelerin iki katından daha fazla olduğunu söyleyen Bakan Elvan, konuşmasınaa şöyle devam etti:
“2002 yılına geldiğimiz de bizim milli gelirimizin yarısına sahip olan bazı uzak doğu ülkelerinin 2002 yılında Türkiye’nin milli gelirinin 10 katından daha fazla bir büyüklüğe sahip olduğunu görüyoruz. Ancak AK parti hükümetleri ile birlikte aradaki mesafe kapanmış, aşağı yukarı şu anda bizim üç dört katı milli gelirimizden daha fazla milli gelire sahip evet bir ülke konumuna gelmişlerdir. Ancak bu surette aradaki mesafe, önemli ölçüde kapanmıştır. Bu darbe girişimlerine baktığımız da aslında darbe girişimlerinin temel nedenlerinden bir tanesi bu ülkenin kalkınmasının, gelişmesinin ve büyümesinin önünün tıkanmasıdır. Önünün kesilmeye çalışılmasıdır, değerli arkadaşlar. Şimdi düşünün 1900, son 30 yıla baktığımız da aslında 1990’lı yıllar Türkiye’nin kayıp yılları olmuştur. 1994 yılında Türkiye büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır. 1999’da ikinci bir krizle karşı karşıya kalmıştır. 2001’de tekrar Türkiye üçüncü bir krizle karşı karşıya kalmıştır. Bu ekonomik krizlerle halk fakirleştirilmiş ve bu krizleri çıkaranlar paralarını alıp bir yerlere gitmişlerdir. Ama halk fakirleşmiştir. Bir günde halk yarı yarıya fakirleşebilir mi? Ama fakirleşmiştir. 2002 sonrası inanın neler nelerle karşı karşıya kaldık. Şöyle bir gözünüzün önünden geçirin. 15 Temmuz öncesi de 2002’den sonraki yıllarda da Türkiye birtakım darbe girişimi hazırlıklarıyla karşı karşıya kaldı. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. 367 krizleri, parti kapatama davaları, partimizin kapatılmasına yönelik girişimler bunlar saymakla bitmez. Ama mesele şu değerli arkadaşlar, temel mesele şu, baktılar ki Türkiye artık kendi kararını kendisi veriyor. Türkiye artık büyüyor, güçleniyor. Türkiye ekonomik olarak bölgesinde çok önemli bir güç haline geliyor. Ne yapıp yapıp biz Türkiye’nin önünü kesip kendi kararının kendisinin vermediği, ekonomik olarak güçsüz bir Türkiye’yi nasıl ve ne şekilde oluşturabiliriz içerisinde hareket etmiştir. İşte 15 Temmuz hadisesi de bundan ibarettir. Artık Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki Türkiye’nin önünü kesmek artık mümkün hale gelmemiştir. Peki, ne yapılması gerekiyordu. Bir darbe girişimiyle, milletin vergileriyle, milletin paraları ile alınmış olan o silahları millete doğrultan bir yaklaşımı, Fetullahçı terör örgütüne yaptırmışlar ve bu ülkeyi bir anlamda işgal edebilecek bir ortamı oluşturmaya çalışmışlardır. Ancak başaramadılar, bundan sonrada asla başaramayacaklardır. Onlar artık Türkiye’yi o darbelerle, o darbe girişimleriyle Türkiye’nin önünü kesemezsiniz. Kesemeyeceksiniz. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Tabii konumuz 15 Temmuz darbe girişimi ve kalkınma, 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra şunu düşündüler Türkiye ekonomisinin bir anda çökeceğini ve ekonomik olarak zor durumda kalacağını ve darbe girişimi başarılı olamadı ama ekonomik açıdan nasıl ve ne şekilde kıskaca alabilirizin arayışı içerisinde oldular ve 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra dikkat ederseniz tüm uluslararası basın ve yayın organları, özellikle gelişmiş ülkelerde Türkiye aleyhine, hükûmetimiz aleyhine, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan aleyhine kampanyalar yürütmeye başladılar. Tüm gelişmiş ülkelerde bunlar yaşandı. İnanılmaz bir kampanya Türkiye aleyhine. Neden? Evet, darbe girişimi başarılı olamadı ama ekonomik açıdan bu ülkeye bir darbe vuralım istediler. Ama bunu da başaramadılar, başaramayacaklar. Biz Ağustos ayından itibaren gerçekten çok önemli tedbirler aldık. Türkiye ekonomisinin ne kadar sağlam temeller üzerine oturtulduğu işte 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hem ülkemiz hem de tüm dünya tarafından net bir şekilde görüldü. Düşünün, siz 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kalacaksınız, Rusya’yla kriz yaşayacaksınız, ciddi bir terör sorunuyla karşı karşıya kalacaksınız ki o dönemde teröre yönelik o üst akıl inanılmaz destekler verdi. Bunu hepimiz gördük, yaşadık. Büyük kentlerdeki bombalama hadiseleri ve Türkiye’yi karıştırma hadiselerini gördük. Tarımda yaşanan ciddi kuraklık ve sel felaketleri bir bütün olarak ve dış piyasalardaki olumsuz bir ekonomik ve finansal performans, bunları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde gerçekten Türkiye’nin 2016 yılında %2.9 oranında büyümesi büyük bir başarıdır. Bunca sıkıntılara rağmen 2017 yılına geldiğimizde, 2017 yılında da dikkatinizi çekmiştir her birinizin, Türkiye’nin ilk çeyrekteki büyüme tahminlerini %2-3 civarında uluslararası kuruluşlar özellikle ifade ettiler. Ancak biz ilk çeyrekte %5’lik bir performans gösterdik. Türkiye büyüyor ve büyümeye devam edecektir.”
Konuşmasının başında 15 Temmuz’da kaybettiğimiz şehitlerimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, hayatta olan gazilerimize de sağlık dileyen Ankara Valisi Ercan Topaca, “15 Temmuz nedir, diye baktığımızda, hayatın normal akışının bir anda bazı güçler tarafından anormal hale getirilmeye çalışıldığı bir hadise olarak görüyoruz. Herkes normal hayatında, ticaretinde, işinde gücünde idi. Bir Cuma günü Temmuz akşamı hafta sonu mesai bitti. Değişik etkinliklere, programlara devam ederken ilerleyen saatlerde bu hain, alçak girişimle karşı karşıya kaldık. Birçoğumuz değişik ortamlarda bu hadise ile yüzleştik. Tabii bunu yaşarken ilk andan itibaren bizleri üzen bazı hadiseler olmasına ümitsizliğe düşecek gibi olduğumuz anlar olmasına rağmen milletimiz bu olaya el koymak suretiyle kendi geleceğini bir anlamda güvence altına alarak, devletine ve milletine sahip çıkarak bu şekilde hain girişimlere izin vermeyeceğini, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünyaya çok güzel bir şekilde gösterdik.”
15 Temmuz darbe girişiminin birçok olumsuz etkileri olmakla birlikte gerek ekonomide gerek siyasette gerekse uluslararası ilişkilerde bu hadisenin ülkemizi, devletimizi güçlendirdiğini daha sağlam zeminlere oturtmamızı sağladığını düşündüğünü ifade eden Vali Ercan Topaca:
“Ben bundan önce Hatay valisi idim. Orada yaşadığım bir şeyi hemen kısaca anlatarak onun etkilerini ve bunun karşısında aldığımız tedbirlerin devletimize verdiği gücü anlatmak istiyorum. Terörle mücadele ediyoruz gerek içten gerek dıştan. Birçok saldırı vardı. Tam da öyle bir ortamda saldırı ile karşı karşıya kaldık. O gün 15 Temmuz 2016’da Hatay’da sınırın alay komutanlığında bir devir teslim töreni vardı. Bir komutan gidiyor yeni bir komutan geliyordu. Ben o törene katılmadım ve o törende şunu gördüm. Sınırımızı bekleyen yaklaşık 250-300 civarında askerimizi sınırın sıfır noktasından çekerek o törene getirmişler ve o gece yine sınırda sınırı beklesin diye devletin aldığı büyük zırhlı personel taşıyıcı araçları da yine o tören için çekmişler. Düşünün ki biz sınırımızı sağlam tutalım, terörist girmesin, kaçakçılık olmasın, sınırımızda yasadışı şeyler olmasın diye o insanlara devletimiz, ordumuz görev vermiş. Ama onlar, o gece bu kötü emel için milletin ve devletin kendilerine emanet ettiği askeri ve o araçları merkeze çekmek sureti ile sınırımızı boş bırakmışlar. Şimdi, 15 Temmuz aslında bu zihniyetin tasfiyesidir. Bu şekilde düşünen sınırı boş bırakmayı göze alabilecek kadar, o anda kimler girdi kimler çıktı tabii tam bilemiyoruz. Benim de bir, bir buçuk gün sonra haberim oldu öyle bir şeyden. Hemen müdahale ettik ama. Bu kadar alçalabilecek devletimizin ve milletimizin çıkarlarını bir anda ucuza satabilecek bir zihniyeti o gece tasfiye ettik. Devletimiz güçlendi. Terörle mücadelede o ana kadar yaşadığımız birçok şey var. Operasyon başlar bir şekilde sızar. Bir şekilde muvaffak olamazdık. Neden? İçimizdeki bu hainlerden. 15 Temmuz gerçekten devletimizi güçlendirmiştir. Yaklaşık dokuz aydır Ankara valisiyim. Yaptığımız terörle ilgili hiçbir operasyon sızmadı. Aldığımız önemli karalar hiçbir şekilde sızmadı. Bunun da benim gördüğüm tek sebebi var: Bu hainlerin devletimizden, bürokrasimizden tasfiye edilmesidir. Dolayısıyla biz güçlendik. Ekonomimiz de güçlendi. Onlar da kısa bir sarsıntı geçirmiş olabilir. Hepimiz sarsıntı geçirdik. Hepimiz bir an ne olacak endişesine kapıldık. Ama Allah’a şükür bunları bertaraf ettik. Yolumuza devam ettik. İçimizdeki ifrazatı atmış şekilde, içimizdeki hainleri temizlemiş bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Dolayısıyla devletimiz daha güçlenmiştir. Ekonomimiz daha güçlenmiştir. Milletimiz daha güçlenmiştir. Demokrasimiz daha güçlenmiştir. Dolayısıyla geleceğe daha güvenle daha güzel bir şekilde bakıyoruz. Benim temennim inşallah bu tür ihanetleri bir daha yaşamayız. Bu tür ihanetlere karşı millet olarak devlet olarak yeterli tedbirleri alabilecek anlayışı, gücü ve kuvveti kendimizde görür ve hiçbir şekilde bu tür ihanetlere yol vermeyiz.” dedi.
15 Temmuz’un birinci yılında bu lanet kalkışmayı kınadığını söyleyen Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık, Cenabı-ı Haktan ülkemize ve milletimize böyle bir günü bir daha yaşatmamasını temenni ettiğini sözlerine ekledi.
Dünya tarihine bakıldığında darbelerin, darbe girişimi türü hareketlerin daha çok ülkelerin ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan zayıf oldukları dönemlere rastladığına vurgu yapan Genel Sekreter Şayık:
“Türkiye için bu durum tam tersidir. 15 Temmuz Darbe Girişimi, Türkiye tarihinin en müreffeh olduğu döneme rastlamaktadır. Türkiye 2001 ekonomik krizini atlatmış, IMF borçlarından kurtulmuş, tüm dünyayı etkileyen 2008 ekonomik krizini teğet geçerek büyümeye devam etmiş, kişi başına milli gelirini 3500 dolardan 15000 doların üzerine çıkarmıştır. 2000’li yılların başından itibaren yürütülen istikrar politikalarıyla Türkiye ekonomisi ihracat rakamlarının ve ihraç edilen ürün çeşidini artırmış, üreticilere verilen devlet destekleri sayesinde de dış dünyayla rekabet eden bir ülke konumuna gelmiştir. Bilgi üretimine, yenilikçiliğe yatırım yapılmış, onlarca teknoloji geliştirme bölgesi, ARGE merkezi, teknoloji transfer ofisleri ve üniversiteler kurulmuştur. Hal böyleyken ülkemiz yatırım yapılan, beşeri sermayesi güçlü, dünyanın sayılı ekonomileri arasında gösterilirken, her şey yerli yerindeyken 15 Temmuz günü FETÖ tarafından tertiplenen hain bir kalkışmaya maruz kalmıştır. Bu durum bize göstermektedir ki FETÖ ülkeyi ele geçirip kendi yöntemleriyle yönetmekten ziyade Türkiye’nin istikrarlı kalkınmasının durdurulmasını hedeflemiştir. Bu kalkışma, ekonomimize milyarlarca lira parasal zarar verdi, deniyor. Bu doğru. Telafisi kısa dönemde de mümkün. Maalesef kaçan yatırım fırsatları, yükselen döviz kurları, faiz oranları ekonominin gidişatını yavaşlatmış, bazı kayıplar yaşatmış olabilir. Ancak bunun yanında hatta ötesinde kalkınma için büyük önem arz eden, kalkınmanın felsefesi ve ruhunu oluşturan güven ortamı büyük bir zarar almıştır. Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için de yeniden sağlanan güven ortamının güçlendirilmesi şarttır.” dedi.
15 Temmuz’da ‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan ve Tek Devlet’ ülküsü uğruna, demokrasi uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle yâd eden Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, “Tarihimizin en alçak ihanet girişimine göğüslerini gererek geçit vermeyen gazilerimizden de Allah razı olsun.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’un herkes için büyük bir imtihan olduğunu, gece omuz omuza tarihi bir mücadele verildiğini söyleyen ATO Başkanı Baran, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Fetö ihanet şebekesi tarafından başlatılan hain darbe girişimi, milletimizin feraseti ve cesareti sayesinde akamete uğratıldı. Malazgirt Savaşı’ndan Çanakkale’ye, İstiklal Savaşı’na kadar uzanan ve bu toprakları vatan yapan biz o gece tarihe geçen bir kahramanlık destanı yazdı.15 Temmuz, Fetö’ye ve diğer terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadelenin ve dirilişimizin sembolüdür. O gece demokrasi için, bağımsızlık için, özgürlük için, vatanımız için, milletimiz için, canları pahasına sokakları, meydanları doldurarak ülkesine sahip çıkan şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatacağız. Şehitlerimizin yakınlarına sahip çıkacağız. Gazilerimize sahip çıkacağız.15 Temmuzun unutulmasına ve unutturulmasına asla müsaade etmeyeceğiz.15 Temmuzun Şehitler ve Demokrasi Günü ilan edilmesi tüm vatandaşlarımızın ve gelecek nesillerin demokrasiyi anlamasını ve idrak etmesini sağlayacaktır. Bundan böyle 15 Temmuz milletimizin istiklalinin ve İstikbalimizin, bayrağımızın, ezanlarımızın, demokrasimizin, kurtuluş tarihi olarak şehitlerimizi ve gazilerimizi anma günü ve bir milli gün olarak kutlayacağız.15 Temmuz Türk Siyasi Tarihinin önemli bir olayı olarak kayda geçti. Ülkemizde hemen her on yılda bir darbe gerçekleşiyor. Siyasi sistemi darbeler belirliyordu. Ülkemizde yönetim adına demokrasi denilse de askeri vesayet altında götürüyordu. Ne 27 Mayıs 1960,ne 12 Mart 1971,ne de 12 Eylül 19802de halk kitlesel halde darbecilere karşılık vermemiştir. İşte 15 Temmuzu farklı kılan ve tarihe geçiren bu tutumdur.”
Açılış konuşmalarının ardından konferans, Sabah Gazetesi yazarı Dr. Şeref Oğuz ve Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Fatih Hasdemir'in moderatörlüğünde, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve Ak Parti MKYK Üyesi İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop ve TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimin Araştırma Komisyonu Başkanı ve Ak Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek’in konuşmaları ile devam etti.